Lyon’da yapılacak sözlü sınava gitmeden aylar önce tez basılmış olarak adresime gönderildi. Doktora öğrencisi Raquel Rodriues’in yaklaşık 150 sayfalık tezi, doktora sürecinde yayınlamış olduğu 4 bilimsel makaleyi de kapsıyordu. Raquel Rodrigues, sınav günü gelip çattığında, bizdeki uygulamadan farklı olarak, doktora sırasında kendi konusunda yaptığı yayınları da gururla sundu. Oysa, bizde, yayın yapılması için doktora ya da asistanlık tezi beklenir ki bu yaklaşım hiç de doğru değildir. Bir başka farklı ve güzel yaklaşım, üniversite tarafından tez hakkında önceden yazılı rapor istenmesiydi. Tez sunumundan iki ay once bu raporun teslim edilmesi istenmişti. Bu nedenle, tezi çok önceden okumak durumunda kaldım. Buna göre, adayın sunum yapıp yapmayacağına yolunda bir hüküm vermem istendi. Aday, ciddi emek vermişti ve sunumunu kabul etmek durumundaydım.
Tez jürisi için Lyon’a ulaştım. Aday 45 dakikalık güzel bir sunum yaptı. Konusunu ilgilendirecek genel bilgilerden başladı ve kendi çalıştığı alana doğru giderek daralttı. Öncesinde defalarca prova yapmış olduğu belli oluyordu. Doğrusu da budur.
Tez jürisi, bir kurumdan başkan, iki adet tez danışmanı, bir adet ulusal hakem ve iki uluslararası hakem olmak üzere 6 kişiden oluşuyordu. Jüri üyelerine konferans salonunun en önüne masa düzeninde yer ayrılmıştı. Konferans salonunda ise, kurumdan ya da kurum dışından yaklaşık 100 kişilik bir izleyici topluluğu bulunuyordu. Adayın aile üyeleri de izlemeye gelmişlerdi.
Sunum bittikten sonra, jüri üyeleri sorularını sordu. Her bir jüri üyesinin beş soru sorması istendi. Yaklaşık bir saat süren bir tur bittikten sonra, ikinci turun gerekli olmadığı sonucuna varıldı. Bu aşamada, tüm izleyiciler salondan çıkarıldı. Jüri üyeleri adayı değerlendirdiler. Başarılı bulunduğuna oy birliğiyle karar verildi. Kararın açıklanması için aday ve izleyiciler de çağrıldılar. Sonrası, kutlamalar…
Farklılıklar
1. Doktora sırasındaki yayınların dahil edilmesi. Sadece Pasteur Enstitusu ve Lyon’da değil, Karolinska Enstitusu’nun de bu şekilde yaptığını bana yollamış oldukları doktora tezlerinden biliyorum.
2. Uluslararası jüri, Fransa’da ingilizce sınav
3. Sunumun geniş bir kesim tarafından izlenmesi, hatta adayın ailesinin de sunumu izlemesi.
Benzerlikler
1. Giriş bölümü
2. Sınav sonrası kutlama
Bir zamanlar Fransa’da doktora yapan doğu’lulara layık görülen “bon pour l’orient”, doğu için yeterlidir diploması veriliyordu. Bu diploma, Fransa sınırlarında geçerli olmayıp sadece doğu için geçerli olduğu için bir aşağılama içeriyordu. Bu sefer, doğudan batıya gelerek doktora jürisinde yer almak, neden yalan söyleyeyim, özellikle kendi ülkemde bilim dünyasında yaşanmakta olan akıl almaz tuhaflıklara karşı birazcık da olsa iyi hissetmemi sağladı. Bu bilimsel seyahatten iki hafta once, Fransa parlamentosu, Ermeni soykırımını kabul etmeyenlere ceza verilmesini yasalaştırdı. Türkiye’de Fransa karşıtı rüzgarlar esti, hop oturduk, hop kalktık. Fransa’ya gidişim o tarihte garip bile karşılanabilirdi. Tezin kabülünden sona yapılan partide çok sayıda bilim insanıyla sohbet şansım oldu. Önceden tanıdığım biri dışında kimse bu konuda bir soru sormadı ya da merakını hissettirmedi. Muhtemelen hiç ilgilenmemişlerdi. İlgilenen tek kişi de, bu kararın Fransız hükümetinin iç politikaya yönelik bir numara olduğunu belirtti. Bu yaklaşım, Türkiye’nin aydın çevrelerinde de paylaşılan yaklaşımdır. Bu durumu tarihsel bir not olarakdüşelim ve kıssadan hissemizi alalım; “ars longa vita brevis”, hayat kısa, sanat uzundur.
*Edip Cansever, “Mendilimde Kan Sesleri” şiirinde, Ahmet Abi’sine içten sorular sorar, içini döker. Örneğin, “bir insan doğduğu yere benzer Ahmet Abi” der. Klimik Bulteninde yer alan yazıları “Biz Nasılız” başlığı altında toplarken çağrışımsal referansım budur ve bunun dışında bir referansım yoktur (ÖE).